26 Mart 2012 Pazartesi

MUHAFAZAKARLIK ve SANAT

Muhafazakarlık nedir veya en dar anlamıyla ne olmalıdır? Muhafazakarlık var olan bir takım değerlerin savunulması ve korunmaya çalışılmasıdır. Öyleyse bu güne dek muhafaza etmediği bir şeyi bu günden sonra nasıl korumaya çalışacak? Sahne sanatları bu güne dek hiç bir biçimde bu gün kendini ilerici sayanlar tarafından bile sahiplenilmemişken hem de.. Hasbelkader geçmişimizde bir biçimde kendine bir dere yatağı bulup yer eden kurumları yeniden yapılandırmak öyle mi? Hangi farkındalıkla? Hangi duyarlıkla?

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri İsen „Muhafazakar kesimin nasıl bir demokrasi anlayışı varsa, ’muhafazakar estetik’ ve ’muhafazakar sanat’ın yapısını oluşturmak gibi bir yükümlülük içindeyiz“ derken ne demek istiyor öyleyse?

Sanatı kendi görüşlerinin karşısında bir yere oturtarak, kendilerine yandaş bir ,sanat‘mıdır özlenen? Yoksa ,icazetini muhafazakarlıktan alan bir sanat‘mıdır istenen?

Oysa sanat toplum kadar siyasidir. Siyasi görüşlerin propogandasını yapan politik veya politize sanat da vardır tabi, ama soy sanat hepsinden öte insana ve edimlerine dairdir, yani insanı ve edimlerini güç ve görüşlerini kullanışına bakış getirir. Bu haliyle her tür insani olan durumu sergiler, eleştiriye açar.

Sanat doğası gereği muhafazakardır (konservatif), çünkü bir disiplindir. Tiyatro oyunu yapıyorsanız insanları olguların içinde devindirerek sınayan, zaaflarını ve gücünü ortaya koyan masallar anlatırsınız. Bunlar hikaye edercesine anlatımlar değil, insanlar arasında geçen diyaloglar yoluyla olur. Sahnede insanların yaptıklarını anlatan bir anlatıcıdan çok kendi görüşlerini başkalarının görüşleriyle çatıştırarak dramatik anlamda yaşamlar söz konusudur.

„Hayır, biz oyun yaparken kendi muhafazakar modelimizi kullanacağız“ diyemezsiniz, modeliniz dramatik sınırların dışına çıkıyorsa ortada bir oyundan çok, bir anlatı söz konusudur. Bir gösteri yapabilirsiniz, ama bir oyundan söz edemezsiniz. Nazım Hikmet de oyun yazmıştır, Necip Fazıl da.. Kendi bakışlarını da içeren oyunlardır yazdıkları. Muhafazakar oyun olmaz. Öncelikle ortada bir oyunun olup olmadığı tarışılmalıdır, oyunun kalitesine bakılır. Yazarının olaya yaklaşımı bunun ardından gelir. Sonuçta yazarın görüşünü bildiren bir protagonist olacaksa, onun haklılığının ortaya çıkması için bir antagonist‘e ihtiyaç vardır. Bu iki karşıt kahraman edimlerini ortaya çıkan olaylar dizisi içinde karşı karşıya koyarlar ve her zaman hayat kazanır. Kahramanlar ,baht dönüşümü‘ yaşar görüşleri oyunun sonunda biraz daha zenginleşir.

Sahne sanatı her görüşten insanın tiyatro koltuklarında yan yana gelerek ,seyirci‘yi oluşturması, yine kendileri gibi, ama mesleği oyuncu olan kişilerin maharetleriyle sosyal bir anıya dönüşecek gecenin gerçekleşmesi ile oluşur.

Dolayısıyla: Soy sanat, soy sanattır. İzlemeyenler veya iyi örneğini görmemiş olanlar bilemez...