7 Nisan 2011 Perşembe

Polemik

Sıradan bir avrupalının mutluluğu olan kreatif uğraşlar, bizde neden sınıf ayrımı olarak yansır? Neden sanat bir sınıfsal ayrıcalık olsun ki? Sanatın iş hali sanatçının, bilimi bilim adamının, takibi ise halkın hakkıdır. Halk takip etmeyince "onlar anlamaz!" ne demek yahu? Sakın eksiklik başka yerde olmasın? Hani bir ara "sanat kendim içindir, öyleyse kimseye anlatmak zorunda değilim kendimi!" akımı gibi.. 

Öyleyse salonları işgal etmeyeceksin. Git evine, istediğin gibi bağır duvara karşı, kus içindekileri. Ama gösteride karşıma çıkıyorsan ne olup bittiğini anlamaya kışkırt beni... Karşıma "ne demek istiyor yahu bu?" dedirtecek gibi çıkma, "ne güzel anlatmış yahu, unutulmaz!" cümlesi kurdur bana. "Geçen gece rüyasını gördüm" diyeyim. 

Yoksa hepsi sıradan olmaya duyduğumuz korkudan mı? Halbuki sıradanlık iyidir. Kimsenin bakışlarıyla rahatsız olmazsın... Başardıklarına ilgi gösteren senin gibi içten ve sıradan insanların arasındasındır. Ayrıcalıklı yanlarına duydukları korkudan sana ilgi duymadıklarını bilirsin. Herkes en az benim kadar sahtekar demezsin.. Saygının doğrudan işine yönelik olduğunu bilir, kusurlarınla ve özel yanlarınla huzurlu biçimde baş başa kalabilirsin... 

Bir de işiyle ilişkisi böyle olduğu için engellenenler var. Sürünün dışındakiler... Zavallılar! Kim zavallı acaba? Bu zavallılık nereye kadar acaba? 

Susalım artık. İşler konuşsun, ulaklar güzel işlerden uçursunlar haberleri her daim... Salonlar dolsun, sanatçı kazandığı paralarla hakkettiği konforu yaşayabilsin, vb.. 

Bozacının şahidi şıracı durumu nereye kadar?

Hiç yorum yok: