5 Nisan 2011 Salı

SHAKESPEARE OYNAMAK

Tüm sanatsal disiplinlerin klasik olarak betimlenen bir geçmişi vardır. Modern onun üzerine yükselir. Klasik olan o sanatsal disiplinin özüne dair en özel niteliklerini içerir. Klasik olan o sanatsal disiplinin kendi geçmişi, öz tarihidir. Yani modernden kopmak istemeyen, ustalaşma sürecinde yol almak isteyen her sanatçı, klasik köklerini kavramaktan uzaklaşmamalıdır.

Klasik olan o denli mesleğin özüne dairdir ki, çağın koşuşturmacası içinde mesleğin özüne dair olanlardan uzaklaşıp uzaklaşılmadığını anlayabilmek ve subjektif yanılsamaları sınayabilmek için yeniden klasiklere yönelinmelidir.

Bu anlamda sadece Shakespeare değil, Çehov vb. modern klasiklerden sayılan diğer önemli oyun yazarları da oynanmalıdır.

Bu oyunların seyircinin günlük hayatından uzaklaştığı, onlara yabancılaştığı savı doğru değildir. Bir yapıt, insan için evrensel olan bütün değerleri bünyesinde hala barındırdığı için klasik olarak kalmayı becerebilmektedir. Eğer onu seyirciden uzaklaştıran ögeler varsa, bu mutlaka sahneye uygulanışı açısından sorgulanmalıdır.

Evet, klasik kalıpların çağımızın temposuna göre daha yavaş olduğu ileri sürülebilir. İnsanlar saatlerce laf cambazlığı dinlemekten sıkılıyor denilebilir... Kim dinlenememektedir? Metin mi, söyleyen oyuncu mu? Ya da oyuncunun öyle oynamasına neden olan yönetmenin metne yaklaşım biçimi mi?

Bence çağını ve onun sorunlarını gözden kaçırmayan her tiyatro sanatçısı Shakespeare gibi klasik yazarlarda kendi çağına ayna tutabilecek birçok şeyi yeniden keşfedecektir. Çözüm şurada: Seyirciden kopuk olmayan sahne uygulamasını başarmak. Kastım “az laf çok iş!” diyerek ele alınan metni kuşa çevirmek değildir her zaman, aksine o metnin özelliklerini kendi hissettiği kadar seyircinin de hissetmesini sağlayabilecek gibi sahnelemesidir. Burada yönetmen uyuz kaşıma tavrından, seyirciden daha bilgili olduğunu onun yüzüne vurmaktan değil, seyirciden yana tavır almalıdır. Mesele insanın tüm kötü zaaflarına rağmen,  geçmişte vardığı medeniyet düzeyinin, bu günün insanına hissettirilerek mutluluğunu artırmaktır.

İyi olan hiç bir şey seyircinin gözünden kaçmaz. Üstelik bu Shakespeare metni gibi mükemmele yakın olduğu için uygulaması müşkül bile olsa.

Hiç yorum yok: